
kazanma ya da kaybetme olmadan
sonsuz bir müsabaka halindeyiz.
Oldukça yorucu geçebilen bu mücadelelerin rauntlarında
kaybetmiş ya da kazanmış gibi hissetmek bu oyunun kuralıymış gibi gelebilir.
İçimizde ringe çıkma gücü ve cesareti biriktirmek için
verilen molaları aslında
taktik, yöntem, tecrübe ve bakış açımızı değiştirmek için de
verdiğimizi unutmamalıyız.
Eğer bu oyunun sonsuz oynandığını ve kazanıp kaybetmekten ziyade, rakibimize daha senkronize hareketler geliştirip
sanatsal bir ahenk yakalamak amacıyla oynandığını çözebilirsek,
bu oyunun sanatsal bir dans gösterisi olduğunu
ve müziğin, renklerin, uyumla dans ettiğini
görmeye başlayabilirsiniz.
Bu da bizi birbirimize rakip yerine sanatçı yapar.
Aslında tüm sanatçılar kendi sanatlarını özgünleştirmek için
sonsuz aşk ve şevke sahiptir.
Hepimizin hayatı büyük bir sanatçının eseriyse,
biz bu sanatsal çalışmanın içinde
kendi özgünlüğümüzü bulmalıyız.
Peki, tanrının bizi hangi sanatını icra etmek için yarattığını biliyor muyuz?